fikrinde ısrar etmek
Fiil
bir karara bağlı kalmak
Fiil
kefalet tertip etmek
Fiil
para kısıtlaması politikasına bağlı kalmak
Fiil
müşterinin siparişine uymak
Fiil
mevkinden ayrılmış olmak
Fiil
bir mevkiden ayrılmış olmak
Fiil
kâbına erişmek,
mec. eline su dökebilmek, boy ölçüşebilmek.
He is not fit to hold candle to Ali when it comes to learning foreign languages.
öldürme tehdidi altında tutmak
Fiil
bir gayri menkul temlik senedinde malik olmak niyetini ifade etmek
Fiil
bir gayrimenkul temlik senedinde malik olmak niyetini ifade etmek
Fiil
O senin eline su dökemez.
Cümle
boy ölçüşmek, denk olmak,
argo aşık atmak.
şeytana yol göstermek, kötülere yardakçı olmak.
yöneticilik sorumluluğu gerektiren bir mevkide bulunmak
Fiil
boy ölçüşmek, denk olmak,
argo aşık atmak.
bir kayyumu bir hesaptan sorumlu yapmak
Fiil
inancına sımsıkı sarılıp elden bırakmamak
Fiil
birine yardım eli uzatmak
Fiil
birini bir şey için ümitlendirmek
Fiil
birine geleceği parlak ve renkli göstermek
Fiil
sonuna kadar dayanmak
Fiil
bir konuyu gelecek toplantıya ertelemek
Fiil
fiyat yükselmesini düşük düzeyde tutmak
Fiil
fiyatların yükselmesini düşük düzeyde tutmak
Fiil
birine sözünü tutturmak
Fiil
birine vaadini tutturmak
Fiil
bir esir için fidye istemek.
birini gülünç duruma düşürmek
Fiil
(jüri) sanığı suçsuz ilan etmek
Fiil
bulmacanın anahtarı elinde olmak
Fiil
malların sahibi olmak
Fiil
çağdaşlarının aynası olmak
Fiil
ücret zammını yüzde 15'te tutmak
Fiil
hattı kapamadan beklemek
Fiil
kâ'bına erişememek, eline su dökememek, (mukayese kabul etmeyecek derecede) aşağı olmak.
He cannot (= is not fit to) hold a candle to you: O sizin elinize su dökemez/kâ'bınıza erişemez/tırnağınız olamaz.
birinin eline su dökememek
Fiil
birine yüz pound sus payı ödemek
Fiil
hâkimlik mevkii için aranan vasıflar
hiçbir şeyi saklamamaya karar vermek
Fiil
dilini tutsun diye birine rüşvet vermek
Fiil
gezdirmek
Fiil, Denizcilik
bir gayri menkul temlik senedinde malik olmak niyetini ifade eden deyim
birşeyi herşeyin üstünde tutmak
Fiil
elinde teminat olarak hisse senedi tutmak
Fiil
fiyatlar yükselecek diye elinde hisse senedi tutmak
Fiil
elinde hisse senedi olmak
Fiil
hattı kapamadan beklemek
Fiil, İletişim
katılırcasına gülmek, güle güle kasıkları çatlamak.
He made us cry with laughter: Okadar güldürdü
ki gözlerimizden yaş geldi.
(bir kimseyi/şeyi) uzak tutmak, uzaklaştırmak, yaklaştırmamak, kıpırdatmamak.
He kept me at bay with a long knife. He keeps illness at bay by eating lots of oranges.
to hold/keep the enemy at bay: düşmanı iyice kıstırmak, düşmana göz açtırmamak.